-
1 hava
hava [xava] s\hava almak (açık \havada gezmek) frische Luft schnappen; ( umduğunu bulamamak) leer ausgehen; (içine \hava almak) Luft durchlassenlastiğe \hava basmak einen Reifen aufblasen\havadan sudan konuşmak ( fam) ins Blaue hineinreden\havaya uçurmak in die Luft sprengen\havanın gözü yaşlı es sieht nach Regen ausbugün \hava güzel es ist heute schönes Wetter3) Klima nt\hava değiştirmek das Klima ändernburanın \havası sert das Klima hier ist rauaçık \havada unter freiem Himmel6) (dans \havası) Melodie f\havası olmak Flair habenkadın güzel değil, ama \havası var die Frau ist nicht schön, aber sie hat Flairodanın öyle lüks bir \havası var( dır) ki, ... das Zimmer hat ein solches Flair von Luxus, dass...\havayı bozmak die Stimmung verderben\havasını bulmak in Stimmung kommenbu sözlerin sonu \hava! ( fam) das ist nur leeres Gerede! -
2 ağız
\ağız ağıza konuşmak unter vier Augen sprechenağzı kulaklarına varmak ( fam) von einem Ohr zum anderen strahlenağzından çıkmak ( söz) entfahrenağzından kaçırmak ausplaudern, sich verplappernağzını tutmak den Mund halten; ( sır vermemek) dichthaltenbirinin ağzını aramak [o yoklamak] jdn aushorchenbirinin ağzını burnunu dağıtmak jdm die Fresse polierenbirinin ağzını sulandırmak ( fam) jdm den Mund wässrig machenbirinin ağzını tıkamak ( fam) jdm das Maul stopfen\ağızlara sakız oldu sein Name war in aller Mundeelden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund lebenilk \ağızda paranın yarısını ödedi beim ersten Mal zahlte er die Hälfte des Geldesuçurumun ağzında am Rande des Abgrundes -
3 aydınlık
-
4 gem
См. также в других словарях:
için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz gelişi — e. Bir düşünceyi açıklamak için örnek gösterileceğinde o örneğe giriş olarak söylenen bir söz, söz gelimi, söz misali, temsil, söz temsili, örneğin, mesela, bilfarz Söz gelişi dün sırtında torbasıyla eskicilik yapan biri, bugün özel arabasıyla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz almak — 1) konuşmak için toplantı başkanından izin almak, konuşmaya başlamak Toplantıda ilk olarak başkan söz aldı. 2) birinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak İşimin yapılacağı konusunda bakandan söz aldım. 3) erkek tarafı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz rüşveti — is. Bir çıkar sağlamak için bir kimseyi övme Hacı Ömer, beni bir kere de bir söz rüşveti ile yemlemeye çalıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz kesmek — genellikle evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek O evlenmek üzere söz kesmiş, işi pişirmiş. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz kesimi — is. Gençlerin evlenmeleri için ön anlaşma yapılması, sözlenme … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakkı için — kutsal şeyleri anlatan kelimelerden sonra getirilerek ant içmek için söylenen bir söz Tanrı hakkı için. Dinim hakkı için … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasta ol benim için, öleyim senin için — kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allah rızası için — 1) dilencilerin para isterken söyledikleri yalvarma sözü 2) ne olursun anlamında kullanılan bir söz Allah rızası için sus! 3) karşılık beklemeksizin Ben ona Allah rızası için on gün baktım … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağlama ölü için, ağla deli için — yakınlarından biri ölenin acısı zamanla küllenir ancak bir yakını deli olanın acısı hiçbir zaman dinmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ başına harman yapma, savurursun yel için, sel önüne değirmen yapma, öğütürsün el için — yapacağın iyi bir işi, sonunu hesaplamadan yapma anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük